Merhaba! Seninle hikayemi paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Doğrusu uzun zamandır senin gibi aklında soru işaretleri olan, meraklı biri ile sohbet etmemiştim. Hadi seninle koridorlarımda bir gezintiye çıkalım ve yıldızımın parladığı o güzel anlara birlikte tanıklık edelim.
Bu gördüğün kırmızı görkemli yapı, ilk olarak 1828’de tıp okuluyla gençleri eğitmeye başladı. Kabul edelim mimarimden etkilenmemek oldukça güç! İnsanın gördüğü anda kalbinin ritmi değişiyor. Bunu öğrencilerim kendi aralarında konuşurken duydum biliyor musun? Dürüst olmak gerekirse gençler de beni heyecanlandırıyor. Hem heyecanlandırmakla kalmıyor çok da gururlandırıyorlar. Mesela öğrencilerimin yaptığı çalışmalar sayesinde Research Excellence Framework’e göre araştırmalarımın %99’u uluslararası düzeyde tanınmış, başarılı ve dünyada öncü olarak değerlendiriliyor.
Bu solunda gördüğün binada penisilinin mucidi Sir Howard Florey de eğitim aldı. Çok parlak bir zihni vardı ve adını 1945 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü’nü alarak dünyaya da duyurdu. Tabii, tek Nobel Ödülü alan öğrencim Florey değil, daha pek çok farklı alanda 8 tane Nobel Ödülü alan öğrencim oldu. Üstelik ödül alan sadece mezunlarım değil, akademisyenlerim de içlerindeki tutkuyu daima koruyarak dünya çapında başarılar elde ediyorlar. Örneğin Prof. Dr. George Porter! Öğrencilerini hem teşvik eden hem de beni gururlandıran değerli profesörlerimden biriydi ve kendisi kimya bölümümde ani ışık fotolizi üzerinde geleceğe yol gösteren çalışmalar yaptı.
Medikal ve tıptan bu kadar bahsetmek yeterli değil mi? Biraz da sosyal bilimleri anlatmalıyım sana! Sosyal Bilimler, Edebiyat ve Beşeri Bilimler fakültelerinde okuyan öğrencilerimin tutkuları, idealleri bambaşka! Özellikle düşünme şekilleri, perspektifleri beni çok etkiliyor, sohbetlerini dinlemeyi de çok seviyorum. Bazen çimlerde oturup gelecek hayallerini birbirleri ile paylaşıyor bazen de kütüphanemden alıp, okudukları kitaplar hakkında hararetli tartışmalar yapıyorlar. Onların bu farklı düşünceleri ve çeşitliliği sayesinde İngiltere’nin en iyi 15 üniversitesi arasında yer alabiliyorum. Öğrencilerim burada olmakta oldukça mutlular, bunu dünyanın en prestijli sıralama kuruluşu olan Times Higher Education’ın yaptığı Student Experience anketi ile bir kez daha anladım. Anket sonuçlarında, İngiltere’nin en iyi öğrenci deneyimi sunan okulu seçildim!
Bu sonuçları almamda önemli bir etken de Sheffield’ın samimi, sıcak ve canlı bir şehir oluşu! Tıpkı öğrencilerim gibi dinamik olan bu kent, doğası ve kültürel hayatı ile gençlerin beklentilerini fazlasıyla karşılıyor. Açıkçası ben de Birleşik Krallık’ın merkezinde yer almaktan oldukça memnunum. Konumum sayesinde öğrencilerim rahatlıkla sosyal hayat ve akademik yaşamla denge kurabiliyor.
Sohbetimizle umarım keyifli zaman geçirmişsindir. Sana çok daha fazlasını anlatmak ve yüz yüze tanışmak isterim! Eğer sen de buraya gelmek ve öğrencim olmak istersen, resmi temsilcim olan EDUKAS ile iletişime geçebilirsin.
Görüşmek üzere!
